BÜYÜKELÇİ AHMET AKİF OKTAY’IN DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ VESİLESİYLE YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ BUDAPEŞTE TÜRK KÜLTÜR MERKEZİ’NDE DÜZENLENEN ANMA ETKİNLİĞİNDE YAPTIĞI KONUŞMA

Büyükelçi Ahmet Akif OKTAY 15.07.2021

Bugün Fethullahçı Terör Örgütü tarafından 2016 yılında ülkemizde girişilen kanlı darbe
teşebbüsünün beşinci yıldönümünü idrak ediyoruz. Demokrasi ve Milli Birlik Günü
olarak tarihimizde yerini alan bu yıldönümünde, hem demokrasimizi her türlü
tehdide karşı savunma azmimizi ve bu yoldaki dayanışmamızı bir kez daha ortaya
koymak, hem de bu uğurda canlarını veren şehitlerimizi rahmet ve minnetle anmak
üzere tekrar bir araya geldik.

Beş yıl önce bir Temmuz gecesi yaşadığımız menfur kalkışmanın acı izleri
zihinlerimizde hala canlı. Bu hain darbe girişimini gerçekleştiren terör
şebekesi, uzun yıllar boyunca gerçek yüzünü ve amaçlarını “zararsız, barışçıl
ve ulvi amaçlar güden bir toplumsal hareket” kisvesi altında saklamaya çalışmıştı.
Ancak 15 Temmuz’da demokrasiye vurmak istediği darbeyle maskesini düşürdü. Darbe
teşebbüsü, perde arkasında her türlü suça karışmış olduğu ortaya çıkan bu sinsi
örgütün köşeye sıkıştığı anda kalkıştığı en son ve en vahim ihanetti.

FETÖ darbe girişiminin hedefi sadece ülkemizin yönetimine hukuk dışı,
anti-demokratik ve gayrı meşru yöntemlerle el koymak değildi. Darbeciler bir
yandan Türk milletinin kendi kaderini tayin etme ve kendi yöneticilerini
özgürce seçme hakkını elinden alırken, diğer yandan da ülkemizin bağımsızlık ve
egemenliğini fiilen yok ederek onu maşalığını yaptıkları dış güçlerin kölesi haline
getirmeyi amaçlıyorlardı.

Anayasal düzenimizi, demokratik kurumlarımızı ve hukukun üstünlüğünü ortadan kaldırmaya
yönelik bu kalkışma, aynı zamanda ülkemizin o ana kadar maruz kaldığı en büyük ve
en korkunç terör saldırısı niteliğini taşıyordu.

Şanlı ordumuza ve güvenlik kuvvetlerimize zaman içinde bir şekilde sızmış, giydikleri
üniformayla aslında hiçbir gönül bağları olmayan eli silahlı caniler,
kalkıştıkları bu hareketle, sadece içinde doğup büyüdükleri topluma değil, aynı
zamanda üniformayı üzerlerine geçirirken ettikleri yemine ve arkadan vurdukları
kendi silah arkadaşlarına da ihanet ediyorlardı.

Ancak devletine ve milletine bağlı vatansever güvenlik güçlerimizin ilk andan
itibaren darbecilere karşı koydukları kararlı duruş ve kendi iradesini hiçe
sayan hain kalkışmayı kesin bir biçimde reddederek meydanları dolduran
halkımızın omuz omuza sergiledikleri direnişle, bu alçakça teşebbüs saatler içerisinde
yenilgiye uğratıldı.

Bu uğurda milletçe ağır bir bedel ödedik. Darbeci hainler büyük kısmı sivillerden
oluşan 251 insanımızı şehit ettiler. Yine büyük kısmı sivillerden oluşan 2200’e
yakın vatandaşımız yaralandı. Demokrasimizi savunurken şehit ve gazi olan bu
vatandaşlarımıza derin bir minnet borcumuz var.

Örgütle mücadelemiz esasen 15 Temmuz 2016 öncesinde başlamıştı. 15 Temmuz’un ardından bu
mücadele daha da güçlü bir ivme kazandı. Çok sayıda örgüt üyesi yakalanıp yargılandı
ve hak ettiği cezayı aldı. Son beş yıl zarfında örgüte artık Türkiye içinde bir
daha belini doğrultamayacak şekilde ağır darbeler indirildi.

Yine de tehlikeyi tamamen ortadan kaldırdığımızı söyleyebilecek noktaya henüz gelmiş
değiliz. Devam eden yargı süreçleri, ülkemiz içinde hala kendini saklamayı
başarmış örgüt mensupları olduğunu gösteriyor. Keza darbe girişiminin
başarısızlığa uğraması üzerine yurtdışına kaçmayı başarabilmiş çok sayıda örgüt
üyesi olduğunu da biliyoruz. Ancak bunlar da bulundukları ülkelerden birer
birer Türkiye’ye getirilerek yargı önüne çıkarılıyorlar. Darbe girişiminin azmettiricisi,
baş aktörü ve sorumlusu da kanını döktüğü masum insanların hesabını önünde
sonunda muhakkak verecektir.

FETÖ’yle mücadelemizin ağırlık merkezi artık yurtdışına kaymış durumda. Zira, FETÖ, ülkemizle
ilgili kirli planlarını kuvveden fiile çıkaramamış olsa da, Avrupa’da ve dünyada
pek çok ülkede sözde sivil toplum kuruluşları, şirketler, medya organları,
okullar ve öğrenci yurtları vasıtasıyla varlığını hala sürdürebiliyor. Ne yazık
ki, bu gibi paravan kuruluşlara ev sahipliği yapan ülkelerin önemli bir kısmının,
Türkiye’nin yaşadığı acı tecrübelerden gerekli sonuçları çıkararak, FETÖ’yü
kendi topraklarından atmak için hala harekete geçmemiş olduklarını üzüntü ile müşahede
etmekteyiz.

İki yıl önce bugün burada yaptığım konuşmada altını çizdiğim bir hususu tekrar
vurgulamakta fayda görüyorum. FETÖ’yü bilerek veya gerçek yüzünü hala
göremediği için himaye eden ülkelerin artık bir şeyi iyi anlamaları gerekiyor: O
da bu sinsi örgütü yöneten ve kendisini “kâinat imamı” olarak gören sapkının
sadece Türkiye’yi değil, bütün dünyayı ele geçirmek gibi bir hülya peşinde
koştuğu gerçeğidir.

Bunun ilk anda, gerçekleşmesi mümkün olmayan delice bir fikir gibi görünmesi, Türkiye’de
sergilenen ihanetin başka ülkelerde de denenmeyeceği anlamına gelmez. Amaçlarını
gerçekleştirmek için kaos, istikrarsızlık ve anarşiden medet umanlar bakımından
sadece bu sonuçları elde etmek bile kâfi sayılabilir. Dolayısıyla ümidimiz ve
beklentimiz, FETÖ’nün şu veya bu şekilde hala faaliyette bulunabildiği
ülkelerin içine düştükleri rehavetten bir an önce sıyrılıp, FETÖ’nün kökünü
kendi topraklarından tümüyle kazımalarıdır. Biz bu tehlikeye dikkatlerini
çekmeye ve samimi uyarılarımızı yapmaya devam edeceğiz.

FETÖ ile mücadele sadece devletimizin değil, vatandaşlar olarak hepimizin görevidir.
Zira FETÖ sadece devlete değil, totaliter bir anlayışla bütün topluma hâkim
olmak gibi daha da tehlikeli bir amaç güdüyor. Demokrasiyi ortadan kaldırarak,
kendisine körü körüne bağlı, milli duygularını ve benliğini kaybetmiş ve adeta “mankurtlaşmış”
bireyler yaratmayı hedefliyor. Bu şekilde onları emperyalist güçlerin
kullanımına hazır köleler haline dönüştürebileceğine inanıyor. Zira varlık
nedeni tam da bu. Yani sahibinin sesi olmak ve neo-emperyalist güçlerin
taşeronluğunu yapmak. Bizim de bunun bilincinde olup, ülkemize karşı kurulmaya
çalışılan entrika ve tuzaklara karşı sürekli uyanık kalmak gibi bir
mecburiyetimiz var.

Darbecilerin sinsi planlarını uygulamaya koymak için 15 Temmuz 2016’da giriştikleri hain
kalkışmayı milletçe püskürttük. Vatanımıza, demokrasimize ve milli
değerlerimize, canımız pahasına sahip çıkacağımızı dosta düşmana gösterdik. Bu
birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunu koruduğumuz sürece, hiçbir açık veya
gizli düşmanımız demokrasimizi, bağımsızlık ve egemenliğimizi ortadan
kaldırmaya tekrar cüret edemeyecek ve hatta bunu aklının ucundan bile
geçiremeyecektir.

Bu vesileyle, vatanımızın birliğini, ülkemizin bağımsızlık ve egemenliğini ve
demokrasimizi korumak uğruna beş yıl önce bugün canlarını veren tüm
şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin aziz hatıralarını TİKA
tarafından bu sabah Gödöllö’de ilk fidanları dikilen “15 Temmuz Şehitleri
Hatıra Ormanı” vasıtasıyla Macaristan’da da yaşatacağız. Gazilerimize de 15
Temmuz’da sergiledikleri kahramanlık ve fedakârlıktan dolayı minnet
duygularımızı tekrar ifade etmek istiyorum.

Atatürk

Pazartesi - Cuma

(Konsolosluk Şubesi Müracaat Saatleri: 09:00-12:30)
1.01.2025 1.01.2025 Yılbaşı
15.03.2025 15.03.2025 Macar Milli Günü
30.03.2025 30.03.2025 Ramazan Bayramı
18.04.2025 21.04.2025 Paskalya
1.05.2025 2.05.2025 İşçi Bayramı
5.06.2025 5.06.2025 Kurban Bayramı 1. gün
9.06.2025 9.06.2025 Dini Bayram
20.08.2025 20.08.2025 Macar Milli Günü
23.10.2025 24.10.2025 Macar Milli Günü/1956 Devrimi Bayramı
29.10.2025 29.10.2025 Cumhuriyet Bayramı
1.11.2025 1.11.2025 Azizler Günü
24.12.2025 26.12.2025 Noel Bayramı